Hekimhan ilçesi, Güzelyurt Kasabasının Çerme Mahallesinde 1871’de dünyaya gelmiştir. Fakir bir ailenin ilk çocuğudur. On iki yaşında babasını kaybedince ailenin yükü sırtına bindiğinden eğitim ve öğretim görmemiştir. Sazla uğraşmaya başladıktan sonra sesinin güzelliği ile çevrede üne kavuşmuştur. Âşıklığı kendine is edinip geçimini sağlamak için çevre il ve ilçelere gitmiş, gittiği yerlerde pek çok âsıkla atışmalar yapmıştır. Bu atışmaların en önemlisi Kangal Ağası’nın âşığı Kirkor ile olan atışmasıdır. Âşık Bekir’ in Kirkor’a üstün gelmesine sinirlenen Kangal Ağası Âşık Bekir’i kovmuştur. Birkaç gün sonra ağanın katırları çalınınca suç Âşık Bekir’in oğlunun üzerine yıkılmıştır. Gerçekten olayla hiç ilgisi olmayan Âşık Bekir’in tarlaları zararı karşılamak için satılmıştır, oğlu atılan dayağın şiddetinden ölmüştür. Bu acıya dayanamayan Âşık Bekir 1934 yılında hayata gözlerini kapamıştır. İnsanların iki yüzlülüğünü ve çeşitli sosyal olayları şiirlerinde konu edinen Âşık Bekir hayatında çektiği acıları şiirlerine yansıtmıştır. SIKÂYET Dünya senden çok şikâyet ederim Başım alıp gurbet ele giderim Üç kurusa çamuslari güderim Bir dahi bakıp gülmedin yüzüme Sardın urganınan gamı kederi Küçüğüdüm görmedim pederi Çabuk kaybettim yiğit sederi Acımadın bakıp yaşlı gözüme Gelmeden yazılmış bu yazım kara istersen gel beni tenhada ara Az gelir sanırsın çekilsem dara Felek düşman oldun benim özüme Âşık Bekir yaylasının gülünde Durgun akar bacan kendi selinde Ölüm fermanı da olsa elimde Mühim değil sazı versen dizime BU SENE Ne deyim ki dağlar beyler ağalar Halimiz perişan gene bu sene Ürün vermez oldu bahçeler bağlar Halimiz perişan gene bu sene Tohumu saçtık da kuru toprağa Bekledik hayırlı bir rahmet yağa Hasret kaldık gene yesil yaprağa Halimiz perişan gene bu sene Kesildi rızkımız gün günün kıtlar Meyva tutmaz oldu erikler dutlar Kısır çıktı armut denen söğütler Halimiz perişan gene bu sene