Hekimhan yöresindeki Ayrancı Dağlarının en yüksek tepesine halk Zurbahan Dağı der. Buraya ait çok fazla söylence anlatılır. Zurbahan’ın 6-7 km güneybatısında Asar kaya denilen sarp bir kaya vardır. Kayanın tepesinden, aşağı basamaklı ve dik bir tünel iner. Buradan yuvarlak, dar bir boğaza varılır. Günümüzde boğazın ağzı taslarla örtülüdür. Boğazın bir yani Mal tepesi’ne, bir yani Ballıkaya’ya,bir yanı da Zurbahan’a açılmaktadır. Mal tepesi’nde altından yapılmış gereçler, Ballıkaya’da depolar dolusu bal, Zurbahan’da da eşsiz takılar vardır.Zurbahan’daki takıları ele geçirmek isteyenlerin tünelde 1-2 km. ilerleyince fenerleri söner, geri dönmek zorunda kalırlar. İnanışa göre fener tünelin tılsımıyla sönmektedir, kimse Zurbahan’a ulaşamamaktadırlar. Yöreye ilişkin bir başka söylencede şöyledir : ‘’Güzelyurt’lunun biri savaşta tutsak düşer. Yanına yaklaşan bir adam nereli olduğunu sorar. Söyleyince: ‘‘Yurduna döndüğünde çeşmenin başına var. Bir pire tut, kayanın üstünde öldür, sakin unutma’’der. Adam yıllar sonra tutsaklıktan kurtulup yurduna döndüğünde söyleneni anımsar. İsteneni yapar. Pireyi öldürmesiyle üstüne arılar üşüşür. Arılardan korunmak için abasını başına çeker. Abanin içinde üç arı kalmıştır. Ortalık durulunca adam abayı başından atar, üç altın yuvarlanır. Korkup abasını başına çekmese tüm arılar altın olacaktır.’’